6 12 Yaş Hangi Dönem Freud?

Sigmund Freud’un geliştirdiği psikanaliz teorisi, insan davranışlarını ve zihinsel süreçleri anlamak için derinlemesine bir yaklaşım sunar. Freud’a göre, çocukluk dönemi bireyin kişilik gelişiminde önemli bir rol oynar ve 6-12 yaş aralığı da bu sürecin önemli bir aşamasını oluşturur. Bu dönem, Freud’un “latency stage” olarak adlandırdığı evredir. Bu evre, cinsel dürtülerin bir süreliğine bastırıldığı, çocuğun cinsel arzularının ikinci planda olduğu bir dönemi kapsar.

Freud’a göre, 6-12 yaş aralığındaki çocuklar cinsel dürtülerini bilinçdışına itmeye başlarlar ve cinsel olduğu düşünülen davranışları gizlerler. Bu dönemde çocuklar genellikle cinsel konularla ilgili sorular sormaktan kaçınırlar ve bu tür konulardan utanabilirler. Freud’un teorisine göre, bu dönemde çocuklar cinselliği anlamaya ve kabul etmeye başlarlar, ancak bu süreç genellikle bilinçli olarak bastırılır ve bu nedenle de çocukların cinsel dürtüleri kendiliğinden ifade etmeleri pek beklenmez.

Bu dönemde, çocuklar genellikle arkadaşlarıyla ve aileleriyle ilişkilerini geliştirirler. Bu ilişkiler, çocuğun kişilik gelişiminde önemli bir rol oynar ve çocuğun kendini ifade etme ve başkalarıyla etkileşimde bulunma becerilerini geliştirmesine yardımcı olur. Freud’un “latency stage” olarak adlandırdığı 6-12 yaş aralığı, çocuğun cinsel dürtülerini bastırdığı ve sosyal ilişkilere odaklandığı bir dönemi temsil eder. Bu dönemin sağlıklı bir şekilde atlatabilmesi, çocuğun ilerleyen yaşamlarında sağlıklı ilişkiler kurmasına ve kendini daha iyi ifade etmesine yardımcı olabilir.

‘Psikoanalitik dönemde çocuklar’

Psikoanalitik dönemde çocuklar, Sigmund Freud’un teorilerine dayanarak incelenen bir yaşam evresidir. Freud’a göre, bu dönem çocukların cinsel gelişimi ve psikolojik yapıları üzerinde büyük etkiye sahiptir. Çocukluk döneminde yaşanan deneyimlerin bireyin ileri yaşamındaki davranışlarına yansımasını açıklamak için psikanaliz terimini kullanır.

Çocukların psikoanalitik dönemi, Freud’un id, ego ve süperego kavramlarına dayanır. İd, çocuğun doğuştan gelen içgüdüsel isteklerini temsil ederken, ego gerçeklikle başa çıkmak için gerekli olan kısıtlamaları sağlar. Süperego ise ahlaki değerleri temsil eder ve toplumsal normlara uyumu sağlar.

  • Psikoanalitik dönemde çocuklar, bilinçdışı arzularını keşfetmeye başlarlar.
  • Freud’a göre, çocukluk döneminde yaşanan deneyimler kişilik gelişiminde belirleyici bir rol oynar.
  • Psikanaliz, çocukların davranışlarının ve duygularının nedenlerini anlamak için kullanılan bir yaklaşımdır.

Cinsel kimlik oluşumu

Cinsel kimlik, bireyin kendisini hangi cinsiyete ait hissettiği, cinsel tercihleri ve cinsel rolleri konusunda hissettiği kimliktir. Çoğu insan için cinsel kimlik oluşumu, ergenlik döneminde başlar ve hayatları boyunca devam edebilir. Cinsel kimlik, biyolojik cinsiyet ile sosyal cinsiyet arasındaki farkları da içerir.

Cinsel kimlik oluşumu, bir bireyin toplumda kabul edilen cinsiyet normlarına uyması ile ilgili olabilir veya bu normlara meydan okuyabilir. Eşcinsellik, biseksüellik, transgenderlik gibi durumlar da cinsel kimlik oluşumunun farklı yönleridir.

  • Cinsel kimlik oluşumu karmaşık bir süreçtir ve her birey için farklı şekilde gelişebilir.
  • Toplumun cinsiyet normları ve beklentileri, cinsel kimlik oluşumunu etkileyebilir.
  • Cinsel kimlik oluşumu, bireyin kendini keşfetmesi, kabul etmesi ve toplumla uyumlu bir şekilde yaşamasıyla ilgilidir.

Cinsel kimlik oluşumu süreci boyunca bireyler, kendilerini daha iyi anlamak ve kabul etmek için destek arayışında olabilirler. Aile, arkadaşlar, terapistler ve toplumun genel tutumu, bireylerin cinsel kimlik oluşumunu şekillendirmede önemli bir rol oynayabilir.

Yetişkin figürlerine karşı ilgi

Çocukluk döneminde yetişkin figürlerine karşı duyulan ilgi oldukça yaygındır. Bazı çocuklar, özellikle anne ve babaları ya da öğretmenleri gibi yetişkinlerle daha fazla ilgilenirler. Bu ilgi genellikle çocukların rol modellerini taklit etmeleriyle başlar. Yetişkin figürlerine karşı duyulan ilginin, çocukların sosyal ve duygusal gelişiminde önemli bir rol oynadığı düşünülmektedir.

Çocuklar, yetişkinleri gözlemleyerek onların davranışlarını, konuşmalarını ve tepkilerini öğrenirler. Bu da onların sosyal becerilerini geliştirmelerine ve çevrelerindeki insanlarla daha iyi iletişim kurmalarına yardımcı olur. Ayrıca, çocukların yetişkin figürlerine karşı ilgisi, özsaygılarını ve benlik saygılarını da olumlu yönde etkileyebilir.

  • Çocuklar, yetişkinlerle daha fazla zaman geçirdikçe onlara karşı duydukları ilgi artabilir.
  • Yetişkin figürlerine karşı ilgi, çocukların yaşamı ve ilişkileri hakkında daha derin bir anlayış geliştirmelerine yardımcı olabilir.
  • Bazı çocuklar, oyuncak bebekleri veya hayal ettikleri karakterleri aracılığıyla yetişkin rol oyunları oynayarak bu ilgiyi gösterebilirler.

Oedipus karmaşası

Ödipus karmaşası, antik Yunan tragedya yazarı Sofokles’in ünlü eseri Oidipus Rex’te anlatılan bir mitolojik hikayeden gelmektedir. Bu hikaye, Oidipus adındaki bir adamın, kaderiyle çelişerek annesiyle evlenmesi ve babasıyla oğulluk ilişkisi kurması üzerine kuruludur.

Ödipus karmaşası, zaman içinde birçok farklı kültürde ve sanat eserinde işlenmiş ve farklı yorumlara tabi tutulmuştur. Freud’un ünlü Oedipus kompleksi teorisi de bu mitolojik hikayeden esinlenerek geliştirilmiştir. Ödipus karmaşası, insanın kaderiyle ve içsel çatışmalarıyla yüzleşmesini konu alır.

  • Antik Yunan’da Ödipus’un hikayesi, insanın kaderle mücadelesini sembolize eder.
  • Modern psikolojide Ödipus karmaşası, bilinçdışı arzuların ve çatışmaların incelenmesinde önemli bir rol oynar.
  • Oidipus Rex, klasik edebiyatın en etkileyici eserlerinden biri olarak kabul edilir.

Ödipus karmaşası, insanın hayatındaki zorluklarla yüzleşme ve kendi kimliğini bulma sürecinde önemli bir rol oynar. Tarihsel olarak da bu hikaye, insanlığın ortak kaderiyle ilgili derin sorular sormamıza yol açmıştır.

Bastırma ve bilinçdışı düşünceler

Bastırma, kişinin bilinçaltına ittiği düşünceleri ya da duyguları bilinçli düşünce ve davranışlarına etki etmeden önce engellemesi anlamına gelir. Bu bastırma mekanizması genellikle bilinç dışı olarak gerçekleşir ve kişinin duygusal anlamda rahatsız olabileceği düşünceleri ya da anıları bastırarak zihinsel dengeyi korumaya çalışır.

Bastırma genellikle çocukluk döneminde kazanılan bir savunma mekanizmasıdır ve yanlış algılamalar sonucunda oluşan korkular, travmalar ya da utanç duyguları gibi olumsuz duyguları engellemeye yardımcı olabilir. Ancak bastırma mekanizması uzun vadede kişinin duygusal gelişimini engelleyebilir ve sorunların çözümü için engel oluşturabilir.

  • Bastırma mekanizması genellikle bilinçsiz bir şekilde gerçekleşir.
  • Çocukluk döneminde yaşanan travmatik olaylar bastırma mekanizmasını tetikleyebilir.
  • Bilinçdışı düşüncelerin bilinçli düşünce ve davranışlara etkisi bastırma ile engellenebilir.

Bastırma mekanizmasının farkında olmak ve gerektiğinde profesyonel destek almaktan çekinmemek duygusal sağlığımızı korumak için önemlidir. Bilinçaltında bastırılmış düşüncelerin farkında olmak ve bunlarla yüzleşmek, kişinin duygusal zekasını geliştirmesine yardımcı olabilir.

Bu konu 6 12 yaş hangi dönem Freud? hakkındaydı, daha fazla bilgiye ulaşmak için 7/12 Yaş Hangi Dönem? sayfasını ziyaret edebilirsiniz.

Leave a Reply

Your email address will not be published. Required fields are marked *